MERVE'nin EL'inden

Mutfak Magazin Tüm sayıları belli bir kalitenin üzerinde olan , yazıların hepsi özenle oluşturulmuş okuyan kişiye gerçekten bir şeyler katan, katmaya çalışan en iyi gastronomi dergilerinden kesinlikle Mutfak Magazin. Operasyonel süreçler ve basım işleri Ankara'dan yürütülüyor olması da ayrı bir güzel. Bu sektöre meraklı biriyseniz kesinlikle okuyunuz. E-Dergi olarak mevcut. Okurken düşündüren, düşündürürken acıktıran, acıkınca nereye gideceğinizi seçmenize yardımcı olan bir çalışma. her sayfasında emek var Food in life Bol reklam az yazı mantığıyla yayınlanan dergi. Reklamların çok fazlalığını saymazsak gayet iyi makalelerin olduğu iyi bir yayın olduğunu söyleyebilirim. Bildiğim kadarıyla ingilizce yayını olan Food Life dergisinin Türkiye ayağı diye biliyorum. Aynı kuruluş tarafından çıkarılan Pastacılık dergisi ise gayet iyidir. E-Dergi olarak mevcut sitelerinde . Yemek ve Kültür Dergisi Türk ve dünya mutfaklarını kültür bakımından ele alarak dünü bugü...

  Şimdi hep beraber mutfaktan içeri girdik. Herkes işini bıraktı ve döndü bize bakıyor. Kim bunlar der gibi. Onlar değil, asıl siz merak ediyorsunuz bunlar kim diye. İşteeeeee orda devreye ben giriyorum😁Sihirli annemdeki gibi ''her şey dursun'' diyerek herkesi donduruyorum ve size dönerek ; Gelin bakalım sizi tanıştıracaklarım var diyerek başlıyorum anlatmaya. 1- EXECUTİVE CHEF (aşçıbaşı) Evet arkadaşlar bu tontiş amcamız mutfakta en çok kulağı çınlayan kişidir. (Genelde tontiş olmalarının sebebi gün boyu üç kere odalarından çıkarlar. Onda da yemek yemek için) Mutfak içinde elleri arkada dolaşırlar. kıyafetleri temizdir; çünkü iş yapmazlar. Anca özel misafir gelirse... (aaah ah)   Herkes sever gibi yapar ama kimse sevmez. İnternette yazan o yazılara inanmayın siz. Onu yaparlar bunu yaparlar falan filan varya hani. Hıh onlar işte. Hepsi yalan onların. Neyse stres oldum. Biz devam edelim gelin bakalım. 2-SOUS CHEF (aşçıbaşı yardımcısı) Bakı...

      8 ya da 9 yaşındaydım sanırım tam hatırlamıyorum. Bir yaz günü, Annem evde yok. Ben, kız kardeşim, babam  bir kişi daha vardı yanılmıyorsam. O zamanlar mutfakla  alakam yok tabi. Doğal olarak da hiç bir şey bilmiyorum. Sabah saati ve babam kahvaltı hazırlamamı istedi. Ee annem yok evin büyük kızı da benim. (Ne büyük ama ) İş başa düştü tabi. Gittim mutfağa, dolaptaki kahvaltılıkları çıkardım. Hani onlar zaten hazırdır ya alırsın direk masaya bırakırsın. Ben de tam öyle yaptım işte. Ama baktım bir şey eksik. Kahvaltının olmazsa olmazı yumurtadır diye düşündüm kendimce, sonra nasıl yapacağımı... Bir şekilde yaptım. 2 yumurta kırdım çok iyi hatırlıyorum. O yumurta yağda kızardıkça bendeki gururu anlatamam. Yumurta yaptım sonuçta. Hemde annem yok tek başıma. Helal olsun sana Merve dedim. Yumurtam hazır. Aldım götürdüm sofraya. Yumurtam çok güzel. Herkes benimle gurur duyacak diye geçiriyorum içimden. Ses çıkarmadan... Ve babam bir lokma aldı. Ona bakıyor...

NEDİR bu yemek fotoğrafı olayı ? Hadi gelin konuşalım. Kestiiiiiiiiikk ! olayının olmadığı, fotoğraf çekmenin en tatlı hali, ağız sulandıran, baş döndüren kokusu ile beraber bitse de yesek dedirten, sonsuz kompozisyonun hayal gücü ile birleşmesi, kısaca ellerden çıkmış o lezzeti ölümsüzlük ile buluşturan olaydır. (benim tabirimle) Yemek yemek kadar güzel bir şey varsa o da yediğiniz o yemeğin fotoğrafını çekmektir. Tabi uygun bir kompozisyon çerçevesinde yalnız. Yemek yemek basit olayken fotoğrafını çekmek tam aksine zor bir iştir. Zaten kolay olsaydı 'yemek fotoğrafçılığı' diye bir meslek olmazdı. Tam bir sahne sanatçılığı... Eğer böyle bir alana ilginiz varsa ya da sadece hobi olarak yapmayı düşünüyorsanız ben sizlere eğitimini almanızı öneriyorum. Biz okulda ders olarak görüyoruz. Uygulama yapma şansımızda var hatta. Çok zevkli çok eğlenceli bir ders ve alan, ama tabikide yetersiz işte. haftada iki saat sadece. Ama ben hiç yoktan iyidir diye düşünüy...

    Bence de artık bu yazıyı yazmalıydım. Şuan yazmaya başladım ama eklediğim resimler ya da kitap hakkında bilgiler vs ayrıca da okul, dersler falan filan derken artık ne zamana yayınlarım hiç fikrim yok gerçekten. 2. haftayı da geride bıraktık biliyorsunuz 😑 Bizim hocalar falan da derslere başladılar maşallah 😣Şuan derslere okula ya da ne bilim ortama alışma aşamasında en güzeli gerçekten köşeye çekilip kitap okumak bence. Ki bu kitaplar birde sizin 1 senenizi ya da daha fazla zamanınızı ayırıp deli gibi çalışıp kazandığınız bir bölümse deymeyin keyfe. O Sebeple elimden geldiği kadar hızlı davranacağım. Hadi başlayalım o halde . NOT; BU YAZIDA SADECE ''DENİZ GÜRSOY'' UN KİTAPLARI YER ALMAKTADIR. Mutfak ve gastronomi konulu diğer kitapları başka bir blogda yazmayı düşünüyorum.     1-)SOHBETİN BAHANESİ KAHVE "Gönül ne kahve ister ne kahvehane                             ...

    2017 yazı deyince sanırım aklıma gelen ilk şey "pastacılık kampı" olacak. Ayrıca da unutamayacağım bir anım sanırım. Eee merve yeter sende dır dır dır ne kampmış be diyenleriniz vardır belki, hatta bazen ben bile kendime 'hani tamam artık oldu bitti çok uzatma' falan dediğim oluyor. Ama durduramıyorum icimdeki o mutluluğu ☺ Ve bunun sebebinin artık ne yapmam gerektiğini bilmemden kaynaklandığını düşünüyorum. Yanı uzun zamandır takip edenler bilirler; Pasta malzemesi yada tabak gördüğüm zaman için kıpır kıpır oluyor hemen gidip inceliyorum. Elime alıyorum bakıyorum okuyorum.  Hoşuma giden bir şeyse de hemen alıyorum tabiki  😄    Ben bunları yaşarken önüme birden pastacılık kampı çıkınca dayanamadım düştüm aydın yollarına. Aslında ben tek başıma gidecektim ama babam ben ve kız kardeşim üçümüz beraber gittik. Beraber gitme sebebimiz de ertelenmiş bir geziyi gerçekleştirmekti aslında. (Neredeyse kıyı egeyi gezdik çünkü)  Neyse biraz kamp ortamı...